Kayıtlar

Mart, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ADAK

Yar beni kendine kurban adadı, Denk geldi bayrama kesti de gitti. Kınalı ellerin kana buladı, Bakmadı yüzüme küstü de gitti. Perişan halimi görmedi zalim. Sevdamın sırrına ermedi zalim. Baharla bağıma girmedi zalim, Deli poyraz gibi esti de gitti. Em umarken yüreğimin yarası, Bulutlandı kaşlarının arası. Kurşun saçtı gözlerinin karası, İçinin zehrini kustu da gitti. Sevgi miydi,nefret miydi bilmedim? Yıllar yılı bu sevdadan ölmedim. Bakışında hiçbir mana bulmadım, Sıktı dişlerini sustu da gitti. Kesti özcanımı dallan diyerek. Bozdu kovanımı ballan diyerek. Mahşere dek burda sallan diyerek, Aşkın urganıyla astı da gitti.

KİM

Boz dumanlar yaylanızı tutanda Duldasında kışladığın kim acep? Hayal kurup yatağına yatanda, Uykularda düşlediğin kim acep? Uykuların göç ederken gözünden, Yastıkların ıslanırken hüzünden, Vazgeçip de yemininden sözünden, Yenisine başladığın kim acep? Seher vakti uykulardan kalkanda, Göz çanağın avuç avuç al kanda. Boyun büküp hasretini balkonda, Mendiline işlediğin kim acep? Bakışların mor dağlarda yiterken, Özcanında küllenmişin tüterken, Namaz vakti garip bülbül öterken, Dua dua taşladığın kim acep?

YAR ÇIKAGELİR

Söndürmedim gönlümdeki çırayı, Bakarsın bir akşam yar çıka gelir. Sarmak için bağrımdaki yarayı, Bakarsın bir akşam yar çıka gelir. Rüzgarlar atını yorduğu zaman, Azrail adımı sorduğu zaman. Bademler çiçeğe durduğu zaman, Bakarsın bir akşam yar çıka gelir. Hilallerin dolun olma vaktinde, Mevsimlerin yalın olma vaktinde, Gelinciğin gelin olma vaktinde, Bakarsın bir akşam yar çıka gelir. Sevda=umut,vuslat = düş’tü diyerek, Hayal=bahar,hayat= kıştı diyerek. “Geçiyordum yolum düştü” diyerek, Bakarsın bir akşam yar çıka gelir. Deli sular aka aka durulur Yollar bile yol olmaktan yorulur Özcanımın can kapısı vurulur Bakarsın bir akşam yar çıkagelir

SÜRMELİ 2

Ay ışığı Beşçamları öpünce, Süzülüp yamaçtan iner Sürmeli. Sevda cephesinde savaş kopunca, Ziya’nın atına biner Sürmeli. Yol verirse aşıkların birisi, Ağıttır türküdür gelir gerisi. Sürer küheylanı gece yarısı, Rüzgarın üstüne süner Sürmeli. Efendi Babadan desturun alır, Nazi’nin,Hüzni’nin yanında kalır. Küheylan sevgidir burnundan solur, Dualar altına siner Sürmeli. Dolanmadan daha Eskipazarı, Çatak’tan Naili eder nazarı. Gül uzatır Bağdadi’nin mezarı, Durulur hırsını yener Sürmeli. Tuzkaya’dan Keltepe’ye uzanır. Çiçeğe,çiğdeme, güle bezenir. Nohutluda biraz vakit kazanır, Geçmişi gururla anar Sürmeli. Kirazlı dereden suyunu içer, Çeşka’nın başına değmeden geçer. Kerkenez,Alişar,Şebeğe göçer, Cavlak’tan can suyu sunar Sürmeli. Konuk olur Deremum’la Mahal’da. Sual eder allı turnam ne halda? Erenler yoldaştır bırakmaz yolda, Pirler dolusuna kanar Sürmeli. Toplanınca yiğitlerin harmanı, Bozokları sarar sevgi ormanı. Kemal Paşa’m böyle vermiş fermanı, Yurt için tutuşup yanar Sürmeli. Şeh

BAHRİYELİ

Sen benim en büyük hatam Belki de tek yanlışımsın Bülbüllü güllü şiirler yazmam Hasret türküleri dinleyip “OF” çekmem senin için. Mavili yeşilli şarkılarıyla Cıvıl cıvıl renkleri var Sanırdım dünyadan. Bu da benim aykırılığım işte. Gönül pazarında Ucuza gitmiş duygularım. Ne olurdu Bir akıldanem bir rehberim olsaydı Yapma be gardaş etme be gardaş Sen ucuz adam değilsin deseydi. Hasret gecelerinde Maviye türkü yakmasaydım Dönüp dönüp gök yüzüne bakmasaydım Yeni geliyor aklım başıma Geleceğim der gibi Bir ara izinsiz gitmişti ya. Bundan böyle Kan kırmızıya Ateş dağına Kül rengine Kurşun moruna şiirler yazacağım Ela gözlüm Ay bakışlım türkülerine inat Senin gezmediğin yerleri gezeceğim Bulabilirsem şayet. Hayatımın tek yanlışısın Sohbet etsem sen Yazı yazsam sen Yesem sen içsem sen Başımın belası mısın Nesin sen Dün Bahriyeli Ali ile Şurdan burdan konuşup İki tek atalım dedik Deniz dedi seni Liman dedi kollarını düşündüm Gemi dedi Apansız gidişin geldi aklıma Değmezmişsin gözyaşlarıma Bah

ŞAİRİMİZİN ÖYKÜLERİ

SEYDİYAR Seydiyar köyü; bir vadinin içine yerleşmiş yeşil bir inci gibidir. Bağlı olduğu Şefaatli ilçesine 13 km. Yozgat il merkezine 30 km. uzaklıktadır. Insan ; Seydiyar ‘ da ilkbaharı rüzgarların fısıltısında hisseder. Once bembeyaz tüller-duvaklar giyinen ağaçlar , sonar pembe, daha sonra kırmızı ve nihayet yeşil örtülerine bürünür. Ağaçlar çiçeklerin her tonuyla raks ederken , kokulardan sarhoş olan sığırcık , tarifi mümkün olmayan namelerle bülbül ve kanaryaya inat , daldan dala salıncaklar kurar yorulmadan. Seydiyar’a Yıldız denmesi bende hep zıt çağrışımlar yapmıştır. Eskinin güzelliği , sadeliği boyalanmış-cilalanmış gibi gelmiştir. Bu nedenle Mustafa GÜLSAÇAN öğretmenime bu tezatı sorma zorunluluğu hissettim. Mustafa öğretmenim ,(Eğitmen) Seydiyar’ın en yaşlılarından , aynı köyde otuzaltı yıl öğretmenlik yapmış , köyün eğitimine , dolayısıyla Türk Milli Eğitimi’ne ömrünü vakfetmiş , sözü sohbeti dinlenen kısacası yaşayan bir tarih ayaklı bir kütüphane

ŞAİRİMİZİN FOTOĞRAFLARI

Resim

SÜRMELİ

SÜRMELİ ANADIR,ANADOLU'DUR GÖNÜLDE DUYULAN HAZDIR SÜRMELİ SÜRMELİ ÇIRPINAN SEVDA GÖLÜDÜR EDADIR,İŞVEDİR,NAZDIR,SÜRMELİ SÜRMELİ OĞULDUR,SÜRMELİ UŞAK SÜRMELİ BUĞDAYDIR,SÜRMELİ BAŞAK SÜRMELİ SİLAHTA BİR DELİ FİŞEK HER ZAMAN GELİNLİK KIZDIR SÜRMELİ SÜRMELİ YAYLANIN ÇAYIR ÇİMENİ SÜRMELİ DAĞLARIN KARI DUMANI SÜRMELİ YAĞMURDUR CEMRE ZAMANI KABINA SIĞMAYAN ÖZDÜR SÜRMELİ SÜRMELİ ÇAMLIK'TIR SÜRMELİ ZİYA SÜRMELİ ÇEŞKADAN EL EDER AYA SÜRMELİ POŞİDİR SÜRMELİ OYA HALAYDA BÜKÜLEN DİZDİR SÜRMELİ SÜRMELİ CEHRİDİR SÜRMELİ LALE SÜRMELİ KANAKTIR SÜRMELİ KALE SÜRMELİ TÜRKÜLER YASLANIR TELE NİDA'NIN ELİNDE SAZDIR SÜRMELİ SÜRMELİ YİĞİTTİR HİLE BİLMEYEN SÜRMELİ YARENDİR BOŞA GÜLMEYEN SÜRMELİ MİNDERDE TUŞA GELMEYEN HASBEK'TEN YAYILAN HIZDIR SÜRMELİ SÜRMELİ AĞ GELİN EDEPLİ ARLI SÜRMELİ NAKIŞTIR MAVİLİ MORLU SÜRMELİ SEVDADIR ÇEKMESİ ZORLU YÜREKTE SAKLANAN GİZDİR SÜRMELİ SÜRMELİ ŞAH KARTAL EN UÇTA DURAN SÜRMELİ ŞAHİNDİR PENÇEYİ VURAN SÜRMELİ YİĞİTTİR BIYIĞIN BURAN DAİMA TUTULAN SÖZDÜR SÜRMELİ SÜRM

ŞİİR

Şiirin istasyonu sevgidir. Bu istasyonda hasretler biter,hasretler başlar.Peronların üstünde bazen bir mendil ıslanır şiir şiir.Bazen de bir düdük sesiyle o mendil gül açar. Şiirin durağı yoktur.Şiirin yolları sonsuza gider.Şair bu yollarda gönül işçisi.Şair bu yollarda sevgi bekçisi,kısacası şair bu yolların müdavimidir. Bu istasyonun makas başlarında,şiir isyan,şiir savaş,şiir cesaret,şiir korku,şiir sıla,şiir gurbet,şiir ana-baba- yar ama,şiir AŞKtır……… Şiir duyguların tercümesi,şairse tercümanıdır. Şiir Karacoğlan’la sevgili,Arif Nihat’la Bayrak,Mehmet Akif’le İstiklal,Karakoç’la gönül aşı olurken.Hepsinin ellerindeki ve yüreklerindeki imanla, Yunus olup ,Mevlana’ca Allah’a yürümektir. Şair arıya benzer.Binlerce çiçek içinde has kokuyu vereni arar bulur.Bu çiçek ŞİİRDİR.Bir şairimiz “Bırakın şiiri şairler yazsın” diyor.Eyvallah doğru söze ne denir.Son zamanın modası eline kalem alan şiir yazmaya kalkıyor.Sünnetçi berber olursa, gerisini ifadeye gerek yok sanırım. Şiir istasyonu

YUSUF ÖZCAN'IN HAYATI

Şair Yusuf ÖZCAN 03.10.1956 tarihinde Kırşehir ili Çiçekdağı ilçesine bağlı Çopraşık köyünde doğmuştur. köyü önce Yozgat iline daha sonra Nevşehir iline ve son olarak Kırşehir iline bağlı kalmıştır.Babasının adı İsmail , annesinin adı Elmas'tır.beş kardeşten ikincisi olan şair ailesinin Yozgat'a bağlı Şefaatli ilçesine göç etmesiyle birlikte dört yaşından itibaren Şefaatli'de yaşamaya başlar.Çocukluğu ve gençliği bu ilçede geçmiştir. Şair ilkokulu ve ortaokulu Şefaatli ilçesinde okumuştur.Ortaokuldan sonra Perşembe öğretmen okulunu kazanmış bu okuldan Tokat öğretmen okuluna nakil olmuş ve burdan mezun olmuştur.Daha sonra ise Açık Öğretim Fakültesini bitirmiştir. 1976 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlğına bağlı birimlerde öğretmenlik ve idarecilik yapan Yusuf ÖZCAN 2002 yılında kendi isteğiyle emekli olmuştur.Şairimiz evli ve üç çocuk babasıdır. Şairimizin şiire başlamsında annesi Elmas ve teyzesi Güllü'nün büyük katkıları olmuştur.Şairim

ŞAİRİMİZİN YAYIN HAYATI

Şair Yusuf ÖZCAN yerel basında televizyon ve radyo programları yaptığı gibi çeşitli ulusal basında da yer almıştır. Şiirleri , Gözyaşı,Çağrı,Kırağı,Sürmeli,Kürsü,İstanbul,Türkmence,Mersin Maki ve Manisa Sevgi yolu gibi dergilerde Yeni Ufuk ,İleri,Sıla,Ekspres,Yozgat Haber ve Kümbetova Azerbaycan Bakü gibi çeşitli gazetelerde yayınlanmaktadır.Şairin ayrıca öyküleri ve çeşitli konularda derlemeleri vardır.Şiir dinletileri ile de yurdun çeşitli yörelerini gezmiş ,usta şairler ve ozanlarla tanışmıştır. Şair köylerde öğretmenlik yapmıştır.Yusuf ÖZCAN'ın köylerde öğretmenlik yaptığı sıralarda köy odalarında , düğünlerde.cenazelerde ve diğer toplantılarda edindiği kültür yayın hayatını etkilemiştir. Şairin bir diğer yönü ise halk oyunları hocası olmasıdır.Alaylı olarak yetişen şair daha sonra Milli Eğitim Bakanlının açmış olduğu kursları bitirmiş ve usta öğretici olarak göreve başlamıştır.Daha sonra milli eğitim bakanlığı seçici kurul üyeliğini kazanmıştır.

ŞİİRLERİ

YORGUN GECELER Kınalı saçlara takıldı aklım Seni düşünmeden duramıyorum Kalmadı alemden hiç gizlim saklım Sensiz hayal bile kuramıyorum Tüllenir üstüme ayaz geceler Uzadıkça uzar beyaz geceler Bir güler bir ağlar bu yaz geceler Düşleri hayıra yoramıyorum Dilimde dişimde sözümde sensin Her nere bakınsam gözümde sensin Kalbimde beynimde özümde sensin Kahretsin kendimi vuramıyorum Sılayı gurbete sakladım geldim Gelmeden hasreti yokladım geldim Bebek ellerini kokladım geldim Senden başkasını aramıyorum Bakmıyor yüzüme yorgun uykular Olmuyor üstüme yorgan uykular Özcanın boynuna urgan uykular Bu çelik zinciri kıramıyorum MERHEM ET CANA Yetiş ey sevgili merhamet cana Kerem kıl hastanı ihmal eyleme Uzat ellerini merhem et cana Çekilmez dertlere hamal eyleme Can senin derdinden olurken heba Azdırıp yüzünü çekme nikaba And içtin el bastın ulu kitaba Ettiğin yemini ihlal eyleme Gülünce gül açar halisse niyet Hilebaz fikire can olur diyet Gün gelir ahtımdan dönersem şayet O zaman hakkını helal ey

YUSUF ÖZCAN'IN YENİ ŞİİRLERİ

İstemem Eğer verecekse yar kendi versin Doktordan tabipten ilaç istemem Şerbet olur diye zakkum göndersin Gönül soframıza güllaç istemem Zehiri şerbete kendisi katsın Bahtımın güneşi batarsa batsın İsterse dağlardan aşağı atsın Pamuktur can bağım hallaç istemem Bırakın bu yürek açıkta kalsın Çıkarman yukarı göçükte kalsın Yakasız gömleğim buçukta kalsın Saracak kolları kulaç istemem Nasılsa bir ölüm bir cana haktır Yürek param parça neylesin doktor Dağıldı katarım kılavuz yoktur Yeşilbaş ördeği turaç istemem Rüzgarın başına vurulmaz yular Uzansam tutmaya yıldızlar güler Gözlerim buluttur boşalır sular Islansın toprağım kıraç istemem İnadı daim yar verse fırsatı Şahlanır Öz canda sevdanın atı İnşallah Yaratan kesmez takatı Yürürüm yollarda araç istemem. Sevdam Namusumdur Ben kanımla senet yazdım Nadanlar kefil demişler Aşkın düğümünü çözdüm Ağyarlar sefil demişler Sevdam benim namusumdur Hem belleğim hem usumdur Hasret odu kabusumdur Bilmezler gafil demişler Güç verip de benliğime Sabır