Ölüm hak yaşamak acı
“Akı aka verip umdum karada/ Çığırdım çırpındım kaldım arada/ Kalleşler kancıklar en son murada/ Ere ere tükettiler ömrümü” “Körü yara kıstırmak” özdeyişi, okkası-çekisi beş para etmeyenlerin hükümranlığını yâdıma düşürür, hayıflanırım ve saklı sancılarım şaha kalkar. Kötülerce köteklenen yiğidin, sırtında şaklayan kırbacın sesine karışan; “ah arkam ah!” feryadı yüreğimi parçalar. Ormanların kralı kayadan düşmüştür, tenhada tedaviye çalışırken, kaplumbağa üstüne gelir. Aslanın naçarlığını fark eden kabuklu, kinayeli bir şekilde; “bizim torunlar ava çıkmıştı, yanlışlıkla sizi vurmasınlar sultanım!” diyerek tısılar. Aslan zar-zor yelesini kabartır; “ulan tosbağa, bu yara bana dokunmaz ama senin lafın öldürür” diyerek iç geçirir. Kahır Kururmuş dudağa bir damla suyu Vermeyen çeşmeler öldürür beni Çarmıha gerilir çıkrıkla kuyu Sızmayan eşmeler öldürür beni Körüklerde ham demirler yülenir Umucular dört köşeyi dolanır İt aklıdır dökülene yalanır Ayranı şişmeler öldürür beni Şak şak olur kiminin sermayesi Pazarı bol yoktur başka gayesi Makamlarda sıralanır payesi Kuyruktan düşmeler öldürür beni Kulağını kıstırınca çaparlar Hırlayıp ürüyüp ne toparlar Yalancı şahitler düzme raporlar Vicdandan şaşmalar öldürür beni Gün dönünce seyir eyle rast gelip Geviş çalar yoncalığa köskelip Çukur iken birden bire yükselip Doruktan aşmalar öldürür beni Özcan’ımın göğü tutsa amanı Savururlar tanesinden samanı İzzetli ikramlı sohbet zamanı Kabından taşmalar öldürür beni |
Yorumlar